ÖZÜ: Dava dilekçesinde kıdem tazminatı için reeskont faizi yürütülmesi istendiği halde mahkemece bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmiştir
T.C.
YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
ESAS NO :2001/19648
KARAR NO :2002/4945
TARİHİ : 26.3.2002
DAVA : Taraflar arasındaki ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26.3.2002 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat İ. Ç. D. geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten-soma duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
1.Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir
2.Dava dilekçesinde kıdem tazminatı için reeskont faizi yürütülmesi istendiği halde mahkemece bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmiştir. Bu husus hatalı ise de düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HUMK.nun 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasında yazılı olan “… en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili …” sözcüklerinin çıkarılarak yerine “… reeskont faizini geçmemek üzere bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline…” yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA Davalı yararına takdir edilen 250.000.000 TL, duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 26.3.2002 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:Davacı, işyeri dışında bir bayana tacizlerde bulunmasından dolayı bu kişinin yakınlarının fiili eylemine maruz kalarak işyerine gelememiştir. Davacı işyeri yetkililerine telefonla bilgi vermiş ve olayı saptırarak trafik kazasında yaralandığını ifade etmiştir. İşyeri yetkilileri davacının beyanına güvenerek kendisine önce üç gün izin vermişler ve daha soma iyileşmediğini ifade edince bu izin iki gün daha uzatılmıştır. Daha soma da davacının uğradığı bu müessir fiilden dolayı kırılan kolu nedeniyle işe gelemediği anlaşılmıştır.
Mahkemenin kabulünde, cinsel taciz eyleminin işyeri dışında yapıldığı ve bu durumun işverene haklı fesih hakkı veremeyeceği belirtilmekte ise de, feshin bu nedene dayanmadığı açıktır. Davacı gerçek dışı beyanlarda bulunmak suretiyle işvereni yanıltmış ve işverenin kendisine karşı olan güvenini kötüye kullanmıştır. İş yasasının 17/II-d maddesinde; işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanması doğruluğa uymayan davranışlarda bulunması halinin, işverene iş akdini bildirimsiz fesih hakkı vereceği öngörülmekle, davacının tutum ve davranışları belirtilen yasa maddesi kapsamı içerisinde yer almakla işverenin feshi haklı nedene dayanmaktadır. Mahkemenin aksine düşüncelerle davacının kıdem ve ihbar tazminatlarını hüküm altına alması hatalı olduğundan Daire çoğunluğunun onama kararına katılamıyoruz.